-
mayıs büyüsü
kentin dölyatağından bir öğle sonu
mor kelebeklerle doğan siyah apansız
abanoz işlemeli geceydik. ikimiz.
beklerdik. nasıl olsa bir mayıs büyüsüyle
açılırdı bu şiirin defteri. her buluşmamız
asardı sevinçlerin ipine
öpüşlerle ayrılığın çanını.
sevişirken,
durmadan vedalaşırdık gece yatısına
gider gibi evine gitmeden önce.
hep şaşkın otururduk ikimiz de
kapı aralığında, apansız bir geleceğin.
ve ben yontulmamış bir akılla düşünürdüm:
babasını tutmuş bastıran
gözleri kıpkırmızı bir zenci – içimdeki –
neden diz çökerek salınır durur
bir güvercinle bir kara arasında?
tapınırdım türkü tanrısına: mayıs, ne olur
okşa artık ışığının sağnaklarıyla
yanan gözlerimi ve yeniden
başlasın düşleri bir çılgınlığın.
nerdeyse silecek dilin keçesi
yazgı tahtasından bu şiirleri.
dalardım usulca bir kaç kulaçta
ürperen denizine teninin ve mayıs
yüzünün bahçelerinden geçerdi.
derdim ki hep, bir büyü yapmalıyım:
mayıs, ne olur,
bizi bir aydınlığına götüren
yıldızlarla dolu şiir bitmeden önce,
kapansın kapıları bir an gecenin.
kimsecikler kalmasın içerde mor kelebekler
ve ikimizden başka.